BAŞARININ ARKASINDAKİ ACI 1/3

Yediden yetmişe bütün insanlar hayatta başarılı olmak ister. Küçük bir bebek için başarı belki ayakları üzerinde yürüyebilmektir. Bir çocuk için başarı top oynarken gol atabilmektir. Bir genç için başarı iş sahibi olup işini iyi yapabilmektir. Bir yetişkin için başarı çocuklarının iyi eğitim alması ve onların gelecekte iyi meslekler yaparak iyi bir aile kurmasıdır. Yaşlılıkta ise başarı sağlığını korumak ve huzur içinde yaşayarak çevresine yararlı işler yapabilmektir.

Başarı kriterleri yaş ve içinde bulunulan duruma göre değişmektedir. Öğretim anlamında başarı ise merkezi sınavlarda üst sıralarda yer alıp hedeflenen yüzdelik dilim ya da sıralamalara girebilmektir. Bizler bir öğrencinin başarısı hakkında  “il birincisi olmuş, yüzdelik dilimi 0, 10 gelmiş, üniversite sınavında ilk 1000’e girmiş” gibi sözler duyarız. Peki, bu öğrenciler nasıl oluyor da bu başarıyı yakalıyorlar?

Öncelikle düzenli ve planlı çalışmanın çok önemli olduğuna vurgu yapmak gerekmektedir. Belirli bir plan içerisinde ve düzenli yapılmayan çalışmalar başarı konusunda eksiklik oluşturmaktadır. Aksi bir durum ise sadece tesadüfi ya da uç örnekte bir öğrenciyse o zaman başarı sağlamaktadır. Aksi halde belirli derslerden öğrenilmesi gereken konu ve kazanımlar o zaman diliminde öğrenilmediyse ilerleyen süreçte öğrenci yoğun bir çalışma temposunun içine girmektedir. Bu durum öğrencide baskı oluşturmakta ve strese neden olmaktadır. Örneğin 5. sınıfta fen bilimleri dersinde bir öğrenci Güneş, Ay ve Dünya arasındaki ilişkiyi öğrenmediyse 6. sınıfta güneş sistemindeki gezegenler, güneş ve ay tutulması konusunda eksik kalmaktadır. Hatta 7. sınıfta yıldız ve galaksilerin oluşum sürecini kavrama noktasında da eksiklik yaşayabilmektedir. Bu nedenle belirlenmiş olan sınıf düzeyinde öğrencinin o konuya tam olarak hâkim olması ilerleyen yıllarda bu öğrendiğinin üzerine bir şeyler koyması için önem arz etmektedir.  Kısacası zamanında öğrenilmesi gereken konular zamanında öğrenilmeli ve tam olarak benimsenmelidir.

Öğrencilerin okul ortamında o derse ayrılmış zaman dilimi içerisinde derslerini iyi dinlemesi ve konuyu ders anında öğrenmek için öğretmeniyle gerektiğinde soru cevap yaparak konuyu kavraması da başarı için çok önemli bir etkendir. Çünkü konu örgüsünün öğrenci beyninde anlamlı hale gelmesi için sorular sorarak konu ya da kazanımın öğrencide iyice oturması gerekmektedir. Kısacası konu ya da kazanımı ders anında sorular sorarak öğretmeninizden iyi bir şekilde -kafanızda soru işareti kalmayacak düzeyde- öğrenmelisiniz. Burada da dersi kaliteli bir şekilde dinlemenin önemi karşımıza çıkmaktadır.

Küçük yaştan itibaren çocuğun kitaplarla iç içe olması ilerde kitap konusunda duygusal bağ kazanmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle küçükken çocuğa kitap okumak, orada bulunan karakterleri taklit etmek, kitap içerisindeki cümleleri oyunlaştırmak çocukta kitap ilgisinin artmasına neden olacaktır. İki üç yaşlarında bile çocuğun eline kitap verip karıştırmasını onu incelemesini sağlamak hatta ne kadar güzel kitap okuduğunu ona ifade etmek, diğer aile üyelerinin yanında onure etmek kitap ile çocuk arasında bağ kurulmasına neden olacaktır. Böylece ilerleyen zamanlarda çocuk ilgi duyduğu alanlarda bulunan kitapları ( tabi ki yaş düzeyine ve içeriği uygun olmak üzere) keşfedecek böylece kitap okuma yönünde eğilim gösterecektir. Düzenli olarak kitap okuma alışkanlığı çocukta soyut düşünmeyi, olaylar arasında bağ kurmayı, hızlı ve anlamlı okumayı, ana fikri yakalamayı, göz hareketlerinin hızlanmasını sağlayacaktır. Kitap okumanın bir yaşam felsefesi haline gelmesi çok önem arz etmektedir.  Kısacası küçük yaştan itibaren kitap ile iç içe olmak çocukta kitap sevgisini artıracaktır. İlerleyen yaş düzeylerinde kendine uygun kitap türlerinden tercih ettiği alanda kitaplar okuması çocukta gelişmeye neden olacaktır. Kitap okumak yaşamsal bir felsefe haline gelmeli ve çocuk bu konularda desteklenmelidir.

Yazımız 2. ve 3. bölüm ile daha sonra devam edecektir…

Yorumlar